Saymak, dinlemek, inanmak

O kadar çok insan var ki.

Yani nereye baksam insan var. Kafaları dolu hepsinin. Onun dışında ortak yönleri yok.

Aylar oldu ben de yapamadım egzersizlerimi. Diğer herkes gibi benim de zihnim dolu böylece. Allak bullak değil, ama dolu.

İşe giderken bakıyorum, kimisi daima uykudaymış, kimisi hiç uyumak bilmezmiş gibi yürüyor.

Yürürken ben kendimi hiç görmedim. Bari bi videosu falan olsaydı. Hele uzun yolları yürürken bi baksaydım neye benziyorum.

Uyanık mıyım, doğrusu. Ya da uyuyor muyum.

Bunu bilmemin faydası ne olurdu. Mesela bu sabah metroyu kaçırdım. Dijital duyuru panosunu görmek için bile adımlarımı hızlandırdım ben. Ve sürpriz: 8 dk yazıyor. Havalimanı yönünde. 1 dk ile kaçırmışım demek ki. Hesap basit. Kabul etmesi de çok sürmedi. Geç kalacağım demektir. Diyorum her seferinde, az daha hızlı olsaydın, bak dünya değişecekti.

Ama dünya gene de değişti.

Aceleyle yürümedim en azından. Üşüyünce acele edesin de gelmiyor. Takır tukur ayakkabıyla. Arada çiseleyen yağmur altında. Koyu gri bulutlarla.

İnsanlar çok olsalar da fark etmez aslında. Ben hâlâ kendimle.

Uyur uyanık.

Biricik.

Advertisements Share this:
Like this:Like Loading...
  • Toplum
  • Yaşam