Çocuğum bak, ben senin annenim. Benim yaptığım yaramazlıklar seninkiler gibi yerine kolaylıkla geri konulabilecek hasarlar doğurmaz. Arkasına sığındıklarımla dünyanı çükerim, öleceğini sanırsın ama hepsini kendin aş sonra sen yine beni çok sev. Çünkü ben seni çok seviyorum.
Bu paragrafla tüm dünya açıklanır psikolog kardeş, kimin çocukluğuna insen aynı terane.
Murat Menteş’in babalığın nesilden nesile aktarılan hatalar silsilesi olduğuyla ilgili sözü vardı fakat net hatırlamıyorum. Müthiş doğru. Selam olsun kendisine.
İlk etapta anne-babaların karşılıksız beklediği sonsuz anlayış itici görünüyor. Haksızlık. Kara defteri açınca ancak ak göz kara göz ortaya çıkıyor. Herkes birbirine aynısını yapmış, hatalar aynı ama salak anneler babalar bunları deftere ‘travmatik yaralar’ olarak geçirmeyi akıl edememiş de, ‘çocuğumun hatası’ yazmış geçmiş.
Yine sevmiş, sevgisini de biyolojik bir zorunluluk değil, kendi hikmeti gibi anlatıyor. Sonra pişkin pişkin öğrenilmiş cümleyle geliyorlar.
“Anne-baba olunca anlarsın.”
Hiç sekmemiş belli, kuşaklardır aynı cümle. Kardeşim yok mudur bir bit yeniği? Yüz sene iki yüz sene değil dile kolay. İnsanlık tarihinin kuşakları anlatırken sunduğu en klişe cümle bu.
Teori gücünde hep sanki , anne olundukça kanun oluyor.
Suyun seviyesi 50 cm’dir, ama sen 45 cm’sen boğulursun.
O cümleye sığınan yüzbinlerce anne-baba çocuklarının ne yaşadığını bilmiyor. Kendi yaşadıklarını da ilahi bir güçle sineye çekiyorlar. Çocuk sineye çekemezse daha hayırsızı, daha kötüsü yok. Yine evlat deyip, yine çok seviyorlar.
Bu ne saçma düzen lan? Nasıl değiştirilir?
Kara defteri açıp “en büyük yaram” yazılı olanları engelli bir evladın varmışçasına hoş görmeye çalışarak belki. Kapasitesi belli, hep aynı hatayı tekrarlıyorlar, sen seçmemişsin onları ama sevmezsen en büyük zararı sana, çünkü durmadan yaşlanıyorlar, ölecekler ötesi yok.
“Yaşadığımızı Anladık Mı?” köşesi olsa hayattan tek anladığımı yazardım:
Rol dağılımına bakınca , en olgun olması gereken karakterin asla sen olmaması lazım. Ama en olgun sen olmadan içinde yaşadığın boşlukla boğuşabilecek kadar güçlü olamıyorsun maalesef. Bok gibi sürprizlerle karşına çıkan hayatta, çocuk oyuncağı deyip aşabileceğin problemler boyundan derin geliyor,boğuluyorsun. Kim küçük bırakmış seni dön bir bak? Annen baban.
Ya sev gitsin ne olursa olsun, affet gitsin. Bir daha yapacak, daha kötüsünü yapacak. Hep yapacak. Anne baba bu. Hata de geç. Yazık de geç.
Hadi onlardan büyük ol bugün. Bugün onları kabullenip, yine de sev ki yüzmeyi öğren. Hiçbir suda boğulma, büyümen inan şart değil.
Advertisements Share this: