Kitap İnceleme: Korku – Stefan Zweig

KORKU – STEFAN ZWEIG

Değerlendirme: 5/5 ⭐⭐⭐⭐⭐

Psikanalizin kurucusu olan Freud’un teorilerinden etkilenen önemli isimlerden biri de Stefan Zweig. Hatta kendisi için “çağımızın entelektüellerinin yapamadığını yaparak insan zihnine dair bilgi birikimimizi derinleştirip geliştirmiştir” bile demiş ve Freud’la olan konuşmalarını da hayatının “en harika entelektüel hazzı” olarak anmıştır. Zweig’ın insan zihninin gizemleriyle uğraşan bir adamdan böylesine etkilenmesi kaçınılmaz olarak yazarlığını da etkiledi. Korku adlı hikayede, Freud’un etüt ettiği suçluluk duygusu ve bireyin cezayı bilinçdışı arzulaması gibi psikanaliz konularını Zweig edebi dil kullanarak somutlaştırıp incelemiş.

“Korku,” rahat ve burjuvazi bir hayat süren iki çocuklu bir annenin (Irene Wagner), kocasını genç piyanist aşığıyla aldatmasının ortaya çıkmasıyla başlıyor. Devamında ise Irene’nin sırrını yakalayan kadının, Irene üzerinde yarattığı “korku”nun ezici baskısı ve ölüm-kalım savaşının gelişimini izliyoruz. Başta Irene için şantajcısına boyun eğme sebebi lüks ve rahat yaşamından kopacak olma korkusuyken, bu korku giderek içselleşiyor ve kocasının üstü kapalı bir şekilde “bağışlayıcı” olacağını söylemesine rağmen günahını itiraf edemediği bir suçluluk duygusuna eviriliyor. Freud, son kitaplarından biri olan Das Unbehagen in der Kultur (Uygarlıklar ve Hoşnutsuzlukları)’da suçluluk duygusunun kendisini kişide mazoşizm ve kendine sabote etme olarak göstereceğini savunur. Ona göre insanın temelinde egonun naifliği değil, idin agresif içgüdüleri yatar. Bireylerin “ego”da bastırdıkları “id” agresifliği kışkırtıldığında kendini cezalandırma olarak ortaya çıkar. Buna göre kişi, bilinç dışı bir şekilde bu suçluluğun cezasını çekmek ister ve beraberinde bireyde depresyon, anksiyete, narsisizm, mazoşizm , paranoyaklık ya da paranoyak şizofreni gibi etkiler görülür. Irene’nin korkusu da tam olarak bundan gelir: suçluluk duygusunun getirdiği mazoşist arzulardan. Irene esasında metresi olduğunun öğrenilmesi karşısında duyduğu sanal korkudan zevk alır, suçunu itiraf etmesine ve bağışlanmasına fırsat verilse dahi bu şansı geri teper, nihayetinde kendini öldürmeye bile kalkışır. Çaresizce şantajcısını aramaya çalıştığı zaman boyunca gördüğü siluetin kime ait olduğundan, aşığından şantajcının aslında kumpas oluşunu öğrenebilecek olmasına rağmen son ana dek bunu yapmamasından ve kocasının merhametini geri çevirişinden, Irene’nin bilinçdışı zihninin bunları ceza arzusundan dolayı görmezden geldiğini anlıyoruz.

Zweig’tan okuduğum ikinci kitap oldu Korku. Duyguları somut olarak anlatmak insan için oldukça karmaşık olsa da Zweig o kadar güzelce ve ustaca işlemiş ki korku kavramını, kitabı okuyup hayran kalmamak elde değil. Her şeyi kaybetmenin sınırında olan endişeli bir kadının sekiz yıldır evli olduğu kocasının suratını bir yabancıymış gibi yeniden keşfetmesi, senelerdir görmezden geldiği çocuklarının babalarına olan sevgilerini aniden özlemesi ve kıskanması, kendini aklamaya çalışmak-günah keçisi ilan etmek arasında içsel çatışmaları ve bunların hepsinin tatsız bir duygu sayesinde olması… Böylesine hisli bir kitabı çok bekletmeden okumanızı öneririm.

Like this:Like Loading...